sepet örgüsü sandalye ne demek?
- Basket chair.
basket
- Basketbolda kazanılan sayı.
- Basketbol.
- Vessel made of osiers or other twigs, cane, rushes, splints, or other flexible material, interwoven.
- The contents of a basket; as much as a basket contains; as, a basket of peaches.
- The bell or vase of the Corinthian capital.
- The two back seats facing one another on the outside of a stagecoach.
- Basket applies to derivative instruments in the marketplace A basket is a group of stocks that is formed with the intention of either being bought or sold all at once.
- Applies to derivative products Group of stocks that is formed with the intention of either being bought or sold all at once, usually to perform index arbitrage or a hedging program.
- The standard unit of measure for rice One basket is 16 pyi The standard weight for a basket of rice is 46 pounds.
- Plastic RfootS on the end of a pole shaft that provides a pushing platform for the poling motion Smaller and lighter on performance equipment.
sepet
- Saz, kamış veya ince dallardan örülerek yapılan, genellikle sapı olan, yiyecek ve eşya taşımak için kullanılan kap.
- Bu kabın aldığı ölçüde.
- Gibi örülerek yapılmış.
- Sazdan örülmüş balık kapanı.
- Motosikletin yan tarafında bulunan, tek yolcu taşımak üzere hazırlanmış ayrı bölüm.
- Basketbolda sayı kazanmak için, içine top atılmaya çalışılan demir çembere geçirilmiş altı açık ağ.
- Sepet gibi örülerek yapılmış.
- Bakımlık ya da göstericideki bir filmin, alıcı makara kullanılmadığı vakit bir yerde toplanması için kullanılan aynı çeşit kap.
- Özellikle kurgu çalışmaları sırasında gereksiz film parçalarının içine konulduğu, kenarları ve içi bez kaplısepet
- Topunda sayı yapılacak yer. Bu, 0,45 metre çapında demir bir çember olup altında bir ağ asılıdır. Çember ile ağ birsepet biçimindedir.sepettopu oyununu bulan Amerikalı Profesör James Naismith, oyunu, önce öğrencilerine kâğıtsepetleriyle oynattığından oyun bu ad ile anılmıştır.
sepet bobin
- Basket coil.
örgü
- Örme işi veya biçimi.
- Tığ, şiş veya özel makineyle ilmiklerin yan yana getirilmesiyle örülerek yapılmış şey
- Örülmüş saç bölüğü, belik
- Dokumacılıkta atkı ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belli bir desene göre kesişmesi.
- İletişim, ulaşım vb.nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi, ağ.
- Yapı
- Örülerek yapılmış olan, örme.
- Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum.
- Bir buzsul içinde özdeciklerin, öğeciklerin, üşerlerin titreşime başladıkları ortalama yerlemlerinin oluşturduğu düzenli ağ.
- Çoktürel tepkileşmlikte bölünebilir ve bölünemez özdeklerin düzenli dizilmesiyle oluşan örnekçe.
sandalye
- Arkalıklı, kol koyacak yerleri olmayan, bir kişilik oturma eşyası
- Makam, koltuk, mevki
- Chair.
- Office.
- Post.
- Position.
- Seat (right to sit in a legislative body.