semacet ne demek?
- Kötü görünüş, çirkinlik.
kötü
- İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, fena, iyi karşıtı.
- Zararlı, tehlikeli.
- Korku, endişe veren
- Hoşa gitmeyen.
- Kaba ve kırıcı
- Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan.
- İyi, gerekli niteliklere sahip olmayan (kimse).
- İstenilmeyen, gereksiz davranışları olan veya bu davranışlara eğilimli olan (kimse).
- İyinin karşıtı olan. 1- Değersiz bulmanın, kınamanın, ayıplamanın konusu olan her şey; istencin yasaya uygun bir biçimde karşı gelmeye ve elinden geldiğince değiştirmeye hakkı olduğu her şey. 2- Ahlâk değerlerine ve törel istence karşı olan her şey. Bu anlamda: a. Düzen bozucu ve yıkıcı olarak beliren şeyler, b. Olumsuzluk ve yadsıma ilkesi olarak beliren şeyler.
- Corrupt.
semaceti ibtida
- Sözün başlangıcındaki çirkinlik. (Osmanlıca'da yazılışı: semacet-i ibtida)
sema
- Gök, gökyüzü.
- İşitme, duyma.
- Mevlevi dervişlerinin ney, nısfiye vb. çalgılar eşliğinde, kollarını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin.
- Bk. gök, gökyüzü
- Mevlevilikte musiki eşliğinde icra edilen dönme hareketi.
- Musiki dinleme.
- Felek.
- Asuman.
- İşitmek, kulakla dinlemek.
- Heaven.