seat in the house of commons ne demek?
- Avam kamarasındaki koltuk, İngiliz Parlamentosundaki yer
seat
- Kokmak.
- Oturtmak, yerleştirmek, almak (salon), oturağını tamir etmek, oturma yerini onarmak, kıçını tamir etmek (pantolon), yerine oturtmak
- Oturulacak yer, iskemle, sandalye
- Insan kıçı
- Yer, mahal, mevki, kürsü
- Merkez, konut
- Meclis veya borsada üyelik hakkı
- Oturuş
- Mak
seat belt
- Emniyet kemeri [aut.]
in
- Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk.
- Mağara.
- İnsan.
- Bkz. kovuk, mağara.
- Koyun pisliği
- (edat) içinde, -de, -da
- Lair.
- Cave.
- Hole.
- Burrow.
the
- Belirli durumlarda isimden önce kullanılır
- O (tarif edatı, harfi tarif, belirtme sıfatı)
- Ne kadar, o kadar (mukayese sıfatlarından evvel)
Türetilmiş Kelimeler (bis)
seatseat beltseat belt emniyet kemeriseat of governmentseat oneselfseat rotationseat selectionseat stayseat toseatbeltseasea accidentsea airsea anchorsea anemoninin a bad conditionin a bad fixin a bad lightin a bad moodin a bad temperin a bad wayin a big hurryin a big wayin a bodyii 0i accepti adore youi agree