scuttlebut ne demek?
- Söylenti
söylenti
- Ağızdan ağıza dolaşan, kesinlik kazanmayan haber, rivayet, şayia
- Ağızlarda dolaşan ve doğruluğu belli olmayan haber.
- Rumor.
- Talk.
- Story.
- Whisper.
- Hearsay.
- Rumour.
- Account.
- Fame.
scuttlebutt
- Su mancanası
- Şayia, söylenti, dedikodu.
- Dedikodu, söylenti, mancana
scuttle
- -den vazgeçmek; -i iptal etmek; -i bırakmak. -i mahvetmek, -i bozmak.
- Kömür kovası
- Hızla koşmak, seğirtmek
- Seğirtme, acele gitme.
- Kapaklı ufak delik
- Lomboz, ambar kapağı
- Deniz musluğu
- Deniz musluğunu açıp gemiyi batırmak.
- Kaçmak, tüymek, delik açarak batırmak, deniz musluğunu açıp batırmak
- Soba yanına konulan madeni kömür kovası.