save ne demek?
- Kurtarmak
- Para biriktirmek veya saklamak
She is saving money for her vacation. / Tatili için para biriktiriyor.
- Kaydetmek, kayda geçirmek
- Korumak, saklamak, muhafaza etmek
He fought to save his homeland. / Anavatanını korumak için savaştı.
- Saklamak, tutmak
I am saving these books for my children. / Bu kitapları çocuklarıma saklıyorum.
- (ilah) günahtan kurtarıp bağışlamak
- Idare etmek, arttırmak, biriktirmek, tasarruf etmek
We are trying to save on electricity. / Elektrikten tasarruf etmeye çalışıyoruz.
- Engellemek, sayı yapmasını önlemek
- Kaybetmemek
- Maada, -den baska, gayri, yalnız.
- (C.: Sa'vat) Kuyruk sallıyan kuş. (Osmanlıca'da yazılışı: sa've)
kurtarmak
- Bir canlıyı bir felaketten, tehlikeden veya zor durumdan uzaklaştırmak
- Kurtulmasını sağlamak.
- Uzaklaştırmak.
- Kazandırmak, yeniden ele geçirmek
- Bir şeye zarar gelmesini önlemek
- Birinin cezalandırılmasına engel olmak
- Bir şeyin değerini karşılamak.
- Save.
- Set free.
- Deliver.
save a person from
- Bir insanı-den kurtarmak (tehlike, günah, vb.)
save all
- Dosya tümünü kaydet