kurtarmak ne demek?
- Bir canlıyı bir felaketten, tehlikeden veya zor durumdan uzaklaştırmak
Şu durup dururken şimşek gibi çakan ağrılardan kurtarsınlar, servetimin yarısını anamın ak sütü gibi vereyim.
R. N. Güntekin - Kurtulmasını sağlamak.
- Uzaklaştırmak.
- Kazandırmak, yeniden ele geçirmek
- Bir şeye zarar gelmesini önlemek
- Birinin cezalandırılmasına engel olmak
- Bir şeyin değerini karşılamak.
- Save.
- Set free.
- Deliver.
- Redeem.
- Rescue.
- Salve.
- Salvage.
- Recover.
- Free.
- Help.
- Absolve.
- Bail.
- Bail out.
- Bring off.
- Bring through.
- Clean up.
- Clear.
- Disabuse.
- Disabuse of.
- Disembarrass.
- Disembody.
- Disengage.
- Extricate.
- Get smb.
- Out of a jam.
- Keep from.
- Purge.
- Reclaim.
- To save.
- To rescue.
- To deliver.
- To redeem.
- To bring sb through.
- To get sb off.
- To be acceptable.
- To rescue from.
- To redeem sth pawned.
- To recover one's losses in a game.
kurtarma
- Kurtarmak işi.
- Sayıyı ya da sayı olabilecek bir tehlikeyi önleme.
- Sea-rescue.
- Wrecking.
- Rescue.
- Redemption.
- Saving.
- Salvage.
- Salvation.
- Deliverance.
kurtarma aracı
- Trafikte arızalanan, kaza geçiren aracı yerinden kaldırıp istenilen yere götüren özel donanımlı motorlu araç, kurtarıcı.
- Kurtarma işlerinde kullanılan araç.
- Rescue vehicle.
- Salvage crane.
- Abschleppkran
- Grue dépanneure