salma ne demek?
- Salmak işi.
- Pirinçle pişirilen bir tür yemek.
- Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para.
- Bazı köylü giysilerinde kolun yeninden sarkan kumaş parçası.
- Kuşların üretilmesine ayrılan oda.
- Başıboş gezen (hayvan).
- Sürekli akan (su).
- Osmanlı devletinde kol gezen kolluk eri.
- Bir telin tınlaması devam ederken tele ikinci kez vurulmaksızın, parmaklar aynı tel üzerinde iki perdeye birden basılı konumda iken üst perdedeki parmağın aniden kaldırılması yoluyla ikinci bir ses elde edilmesi yöntemi.
- Köy gelirlerinin, köyün zorunlu işlerini ve köydeki aylıklı görevlilerin aylıklarını karşılamaya yetmediği durumlarda, 20 lirayı geçmemek üzere her aileden alınan bir tür yerel vergi.
- Kesmek.
- Release.
- Releasing.
- Sending.
- Setting sb / sth free.
- Putting out.
- Dispatching.
- Turning an animal out to graze.
- Stew containing rice.
salmak
- Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek
- İvedilikle yollamak, hemen göndermek
- Koymak, katmak
- Sürmek
- Uğratmak.
- Vergi yüklemek.
- Üzerine yürütmek.
- Saldırmak
- (Özdek, öğecik vb.) Işın, erke, tanecik demetleri verip göndermek.
- Release.
salma çizgileri
- Işınım yapan bir gaz küresi ya da katı cismin tayfından görülen parlak çizgiler.
- Emission line.
- Raie d'émission
salma çuhadarı
- Sefere ya da devriyeye gönderilen birlik veya zabıta kuvveti.