sadece bu değil ne demek?
- Not only this.
not
- Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı
- Okullarda öğrencinin dersle ilgili bilgi ve beceri düzeyini göstermek üzere öğretmenlerce verilen sayı, derece.
- Bir şeyin niteliği üzerine edinilen kanı.
- Bk. yazıntı
- Safhaları ve soruşturma aşamalarının kaydedilmesi suretiyle, hem kolluğun yaptığı faaliyetlerin mahkeme safhasında ispatlanmasını hem de aradan uzun zaman geçse bile en ufak ayrıntıların hatırlanmasını sağlayan bir doküman.
- Okullarda öğretmenlerce her öğrencinin başarısı üzerinde edinilen kanıyı, varılan yargıyı gösteren değer.
- Mark, degree.
- Grade.
- Note.
- Mark.
sadece
- Yalnızca
- Sırf, yalnızca, başka bir şey bulunmaksızın
- Just.
- Only.
- Simply.
- Merely.
- Exclusively.
- Nothing but.
- Nigh but.
- Nothing else.
sadece akıl veren
- Armchair.
bu
- Koku
- Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz.
- En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz.
- Bk. bromourasil
- Present.
- This.
- Quod.
- Such.
- That alters matters.
- Abbreviation for bushels.
değil
- Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan kelime
- Ain't.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
sadecesadece akıl verensadece aptallarsadece babadan olan kan bağısadece belgelersadece beni ilgilendirirsadece bit eşlemsadece dosyasadece dosyalarsadece dosyaları birleştirsadesade adusade ağsade ayinsade bir biçimdebubu abdestle daha çok namaz kılınırbu adam beni rahatsız ediyorbu akşambu akşam almam gerekiyor.bu akşam televizyonda iyi filmler var mıbu akşam yemeği ben ısmarlıyorum.bu alanı eklebu altın mıbu amaçlabb 52b addressb amplifierb and b