sade ne demek?
- Süsü, gösterişi olmayan, yalın, gösterişsiz
İki ufak çocuk konuşarak gidiyor; hâlleri o kadar sade, o kadar sevimli ki, imrenmemek mümkün değil.
M. Ş. Esendal - Şekersiz (kahve).
Hem düşünmeli ki insan kısmı sade para ile doymaz.
R. N. Güntekin - Yalın, süssüz, anlaşılır olan (üslup, anlatım)
Lirik şiir en halis şairlerin elinde gayet sadedir.
Y. K. Beyatlı - (sa:'de) Yalnızca, yalnız, ancak, sadece
- (Sayd. dan) Mazi fiilidir. "Avlandı" manasındadır. ( dan) "Bağır, ilan et" manasına emirdir. Meydan okumak, aciz bırakmak mealinde ve i'caz yoluna işaret eder "sad" diye okunur.
- Demir pası.
- Dişi eşek. (Osmanlıca'da yazılışı: sa'de)
- Plain.
- Pure.
- Simple.
- Mere.
- Unmixed.
- Stark.
- Homely.
- Homespun.
- Unadorned.
- Artless.
- Austere.
- Bald.
- Bare.
- Chaste.
- Frugal.
- Russet.
- Rustic.
- Severe.
- Simplificative.
- Sober.
- Unsophisticated.
- Merely.
- Only.
- Just.
- Frugally.
- Black.
- Conservative.
- Literal.
- Lowly.
- Modest.
- Quiet.
- Unsweetened.
- Unaffected.
- Unpretentious.
- Elegant.
- Elementary.
- Single.
- Spartan.
- Unobtrusive.
sade adu
- Helen Folasade Adu (1959 doğumlu), Nijerya asıllı ünlü İngiliz şarkıcı
sade ağ
- Galsama ağı.
- Gill net.