sıratı müstakim ne demek?
- En doğru yol, İslamiyet yolu. Hak yolu. Allah'ın razı olduğu en doğru yol. Peygamberlerin, evliya ve salihlerin, sıddıkinlerin gittikleri meslek.(Sırat-ı müstakim, şecaat, iffet, hikmetin mezcinden ve hülasasından hasıl olan adl ve adalete işarettir. Şöyle ki: Tegayyür, inkılab ve felaketlere ma'ruz ve muhtaç şu insan bedeninde iskan edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvet ihdas edilmiştir. Bu kuvvetlerin birincisi: Menfaatleri cezb ve celb için kuvve-i şeheviye-i behimiye. İkincisi: Zararlı şeyleri def' için kuvve-i sebuiyye-i gadabiyye. Üçünc--uşu--: Nef' ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden temyiz için kuvve-i akliye-i melekiyedir.Lakin insandaki bu kuvvetlere şeriatça bir had ve bir nihayet tayin edilmiş ise de, fıtraten tayin edilmemiş olduğundan bu kuvvetlerin her birisi, tefrit, vasat, ifrat namiyle üç mertebeye ayrılırlar. Mesela: Kuvve-i şeheviyenin tefrit mertebesi, humuddur ki, ne helale ve ne de harama şehveti, iştihası yoktur. İfrat mertebesi, fücurdur ki; namusları ve ırzları payimal etmek iştihasında olur. Vasat mertebesi ise iffettir ki, helaline şehveti var, harama yoktur.İhtar: Kuvve-i şeheviyenin; yemek, içmek, uyumak ve konuşmak gibi füruatında da bu üç mertebe mevcuttur.Ve keza kuvve-i gadabiyyenin tefrit mertebesi, cebanettir ki, korkulmayan şeylerden bile korkar. İfrat mertebesi, tehevvürdür ki, ne maddi ve ne manevi hiç bir şeyden korkmaz. Bütün istibdatlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Vasat mertebesi ise şecaattır ki, hukuk-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, meşru olmayan şeylere karışmaz.Ve keza kuvve-i akliyenin tefrit mertebesi, gabavettir ki, hiç bir şeyden haberi olmaz. İfrat mertebesi, cerbezedir ki, hakkı batıl, batılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekaya malik olur. Vasat mertebesi ise; hikmettir ki, hakkı hak bilir, imtisal eder; batılı batıl bilir, ictinab eder...Hülasa : Şu dokuz mertebenin altısı zulümdür, üçü adl ve adalettir. Sırat-ı müstakimden murad, şu üç mertebedir. İ.İ.) (Osmanlıca'da yazılışı: sırat-ı müstakim)
sırat
- Köprüsü.
- Yol.
- Sırat köprüsü.
- Yo
- Cehennemin üzerinde kurulmuş olduğuna inanılan dar ve geçilmesi güç köprü.
- yol, tarik
- Etrafı hudutlu ve işlek cadde. Geniş yol.
- Bridge in the Hereafter.
sırat köprüsü
- İslam inancına göre mahşer günü üstünden geçilecek olan köprü
- Cennet'e gidebilmek için herkesin üzerinden geçmeğe mecbur olduğu ve Cehennem üzerine kurulmuş olan köprü.(İ'lem Eyyühel Aziz! İnkılablar neticesinde, her iki taraf arasında geniş geniş dereler husule geliyor. O dereler üstünde her iki alemle münasebettar köprüler lazımdır ki, her iki alem arasında gidiş geliş olsun. Lakin o köprülerin inkılabat cinslerine göre şekilleri, mahiyyetleri mütebayin; isimleri mütenevvi olur. Mesela uyku alemi, yakaza ile alem-i misal arasında bir köprüdür. Berzah, dünya ile ahiret arasında ayrı bir köprüdür. Ve misal, alem-i cismani ile alem-i ruhani arasında bir köprüdür. Bahar, kış ile yaz arasında ayrı bir nevi köprüdür. Kıyamette ise, inkılab bir değildir. Pek çok ve büyük inkılablar olacağından, köpr--uşu-- de pek garib, acib olması lazım gelir. M.N.)
müstakim
- Doğru, doğruluktan şaşmayan.
- Doğrulu.
- Düz, dik. temiz, namuslu.
- Doğru, istikametli.
- Namuslu.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
sıratsırat köprüsüsıratullahsırasıra bağıntı katsayısısıra bağıntısısıra bağlantılı lambasıra bendesırsır açmaksır çatlağısır çatlamasısır dolumüstakimmüstakim münasebetmüstakim ül cenahmüstakimanemüstakimemüstakilmüstakil dairemüstakil evmüstakil havalıkmüstakil katmüstakarmüstakar nüfusmüstakarrmüstakbehmüstakbel