sıkışık ne demek?
- Sıkışmış bir durumda olan
Size bu kadar ücreti niye ödemekteyiz, böyle sıkışık anlarımızda?
A. İlhan - Cramped.
- Dense.
- Pressed.
- Pushed.
- Closely pressed together.
- Close.
- Crowded.
- Congested.
- Tight.
- Tightly wedged or jammed.
- Very crowded.
- Hard pressed (for time.
- Hard up (for money.
- Chock a block.
- Closely spaced.
- Cramped for space.
- Incommodious.
- Pinched.
- Pressing.
- Squash.
- Serried.
sıkışık anda görevini üstlenmek
- Pinchhit.
sıkışık anda işi üstlenen kimse
- Pinchhitter.