renklendirici ne demek?
- Renk veren madde.
- Fotoğrafçılıkta renk yaratma işlemini yapan alet.
- Şeker, pasta, dondurma vb. besinlere organik veya inorganik olarak eklenen madde.
- Tek başına gıda olarak tüketilmeyen veya gıdalarda ana bileşen olarak kullanılmayan, gıdaya renk artırıcı ve/veya renk düzenleyici olarak katılan madde.
- Colorant.
- Coloring agent.
renk
- Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum
- Nitelik.
- Belirli dalga uzunluğundaki elektromıknatıs ışınımın gözün ağkatında yarattığı etkinin, merkez sinir dizgesince yorumundan doğan durum.
- Duyulanmanın niteliğinde, ışığın tayfsal bileşim ayrımlarının doğurabilecekleriyle aynı cinsten olan ayrımları gözlemeyi ve ayırt etmeyi sağlayan, görsel bir duyulanmanın belirtisi, ıralayıcı niteliği.
- "1" de tanımlanan görsel duyulanmayı doğuran ışık uyartılarının (ışık kaynağı ya da nesne) ıralayıcı niteliği.
- '1" ya da "2" de tanımlanan ama, siyah, gri, beyaz gibi görüler dışında kalan ve birrenksel doymuşluğu olan kırmızı, yeşil, mavi vb. görülerle sınırlanan ıralayıcı nitelik, bkz. algısalrenk, ruhfizikselrenk.
- Doğrudan ya da üzerine düştüğü nesnelerde yansıma, kırılma, soğurulma gibi olaylar sonucu göze ulaşan ışığın, dalga boyuna göre bilinçte uyandırdığı imge.
- Belli bir dalga boyundaki elektromıknatıssal ışınımın niteliği.
- Bulanık su.
- Color.
renklendir
- [renklendirmek] color, colour [Brit.], clothe, stain, variegate.
renklendirme
- Renklendirmek işi.
- Kimyasal işlemlerle tek renkli pozitif görüntüde değişik renkli sonuçlar elde etme.
- Tiyatro konuşmasında tekdüzelikten kaçmak için seste tını, hız ve vurgu değişikliği yaparak konuşmaya canlılık getirme.
- Tek renkli pozitif görüntüde kimyasal işlemlerle değişik renkli sonuçlar elde etme. (Renklendirmede görüntünün saydamsız bölümleri renkli olduğu halde, saydam bölümleri değişmez). Boyamanın karşıtı.
- Colorization.
- Colouring.
- Coloration.
- Tone, toning.
- Virogierung
- Vivifier