predicated variable ne demek?
- Ön kestiren değişken
ön
- Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı
- Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı
- Bir kimsenin ilerisi
- Yakın gelecek zaman.
- Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü
- Önce olan, ilk.
- Civar, yöre.
- Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan
- Bk. anteriyör
- Front.
predicate
- Doğrulamak, teyit etmek
- Belirtmek, ifade etmek
- Dayanmak
- Göstermek
- Beyan etmek, dayandırmak
predicate adjective
- Yüklem oluşturan sıfat
variable
- Fikir ayrılığı
- Değişir, değişken
- Kararsız, sebatsız
- Çelişki, uyuşmazlık
- Değişkenlik, tutarsızlık