ön ne demek?
- Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı
Beş on kişi, köşkün önünde toplandık.
M. Ş. Esendal - Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı
- Bir kimsenin ilerisi
- Yakın gelecek zaman.
- Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü
- Önce olan, ilk.
- Civar, yöre.
- Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan
- Bk. anteriyör
- Front.
- Fore.
- Frontal.
- Anterior.
- Forward.
- Initiative.
- Precursory.
- Preliminary.
- Face.
- Presence.
- Ante-.
- Pre-.
- Pro-.
- Front part of.
- Space in front of.
- Foremost.
- Forefront.
anteriyör
- Bir hayvanın ya da bir parçasının bir eksene göre önde olan bölgesi; insan anatomisine göre ventral bölge; karın tarafı. Ön.
- Ön, önde bulunan, ön kısımla ilgili, anteriyor.
- Anterior.
- Antérieur
- Anterior: önce
ön yukarıda tutuş
- Kolların, bibirine koşut ve başa kalkık olarak tutulduğu durum.
- Arms held forward-upward.
ön açı
- Kürek kemiğinin üst kenarıyla ön kenarı arasındaki açı, angulus kranyalis.
- Angulus cranialis.