pençe ne demek?
- Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları
Kuş, beni görünce korktu, pençesinde yılanla havalandı.
M. Ş. Esendal - Ayakkabının tabanındaki kösele.
- Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç
Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmaya başlıyordu.
Y. K. Karaosmanoğlu - El
Bir yumruğunu gırtlağıma dayadı, bir pençesiyle kalbimi kavradı.
A. Gündüz - Hareketli köprüye sahip gitarlarda bulunan; üzerinde bulunan kancalar yardımıyla bir tarafından köprü yaylarını tutan, diğer taraftan ise gövdeye iki uzun vida ile tutturulmuş ve bu vidalar yoluyla köprü konumunun ayarlanmasına olanak sağlayan metal nesne.
- Sağım pençesi.
- El ayası ile beş parmağın tamamı.
- Cleat, tap.
- Talon, pounce.
- Claw.
- Talon.
- Pounce.
- Clutch.
- Clutches.
- Sole.
- Grip.
- Nail.
- Spring claw hook.
pençe atmak
- (yırtıcı hayvan) ön ayaklarıyla saldırmak, vurmak.
- Claw, paw.
pençe demet
- Süt sağım makinesinde, dört meme başına takılan sağım başlıkları va hortumlarıyla birlikte süt pençesini içine alan grup.
- Claw bunch.