patlamak ne demek?
- Nesneler, iç basıncın etkisiyle ve çoğunlukla büyük ses çıkararak dağılmak, infilak etmek.
- Yırtılıp açılmak
Gözlerim gene ayakkabılarıma kaydı, yanları patlamıştı.
O. Kemal - Yarılmak
Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı.
R. N. Güntekin - Görünür duruma gelmek, ortaya çıkmak, yeşermek.
- Top, taşıt lastiği vb. şeyler değişik nedenlerle havası inmek.
- Ansızın tehlikeli bir şey meydana gelmek.
- Çok sıkılmak, sıkıntı ve sabırsızlığını belli etmek
Sanıyorum ki, istimi fazla gelmiş kazanlar gibi hırslarından patlayacaklar.
O. C. Kaygılı - Aşırı tepki göstermek.
- Blow out.
- Burst.
- Explode.
- Go off.
- Crack.
- Erupt.
- Blow.
- Blow up.
- Break.
- Detonate.
- Fulminate.
- Go up.
- Knock back.
- Let fly.
- Plonk.
- Plunk.
- Go pop.
- Puncture.
- Set back.
- Snap.
- Spring.
- Fume.
- To burst.
- To occur.
- Suddenly.
- To blurt out.
- To explode.
- To go off.
- To blow up.
- To pop.
- To detonate.
- To erupt.
- To puncture.
- To break out.
- To burst out.
- To be bored to death.
- To cost.
- To burst open.
- To give vent to one's feelings.
- To cost sb so much.
- To blowout.
- To fulminate.
- To blow one's mind.
- To go pop.
patlamak üzere
- In the wind.
patlamak üzere olmak
- Brew, simmer.