parıl parıl ne demek?
- Parıldayarak, ışık saçarak
Bu kubbelerin yaldızı Sofya civarının her tarafından parıl parıl sırıtıyor.
Y. K. Beyatlı - Brilliantly, glitteringly.
parıldama
- Parıldamak işi.
- Yağlama yağlarının floresansı.
- İyonlaştırıcı parçacığın neden olduğu çok kısa süreli (birkaç mikrosaniye ya da daha az) ışıldama.
- Glittering.
- Sparkling.
- Twinkling.
- Blaze.
- Scintillation.
- Luminance.
- Luminescence.
parıldamak
- Işık saçmak, parlamak
- Gelişmek, yükselmek
- To gleam.
- To flash.
- To glitter.
- To twinkle.
- Coruscate.
- Glint.
- Glisten.
- Scintillate.
parl
- Parliament parliamentary.