pırpır etmek ne demek?
- Işık yanıp sönmek.
İdare lambası pır pır edip duruyordu sofadaki merdiven başında.
Ç. Altan - Heyecanlanmak.
- Palpitate, whirr, whir, whiz, flutter.
ışık
- Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk
- Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç.
- Elektrik.
- Resim sanatında ışıklı, parlak yer.
- Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı
- Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb
- Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma.
- Yönetmenin, sahnenin ya da salonun aydınlatılması için verdiği buyruk.
- Göze uyarımda bulunan ve beyin tarafından yorumlandığında görme duyusuna, yani görülebilir ışığa yol açan elektromıknatıs ışınım. Başka bir deyişle, ışımayla yayılan ve görme duyusuyla algılanan erke biçimi. (Bu elektromıknatıs ışınım, 4x10-7 m ile 7,7x10-7 m arasındaki dalga uzunluklarında yer alır. Dalga uzunluklarındaki değişiklikler gözde değişik duyulara yol açarak değişik renkleri oluşturur).
- Aydınlık, ziya.
pırpır etme
- Whirring, whir, whizzing, whirr, flutter.
pırpır
- Palpitant.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.