pür ne demek?
- Dolu (II).
- Çam, ardıç, ladin ağaçlarının iğne gibi ince yaprakları.
- Çok, dolu, çok fazla, memlu, tekrar (manalarına gelir, birleşik kelimeler yapılır)
dolu
- Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli saydam buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü
- İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, boş karşıtı.
- Bir yerde sayıca çok.
- Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan
- Boş vakti olmayan, meşgul.
- Çok olan (iş, uğraş, olay vb.).
- İçinde atılacak mermisi bulunan (top, tüfek vb. ateşli silahlar).
- Tornacılıkta delik açılmamış (gereç).
- Bir duygunun güçlü etkisinde olan.
- Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, çeşitli irilikte, iç içe katmanlı, yuvarlak ya da düzensiz biçimli saydam buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü.
pür gövdeli gitar
- Sesini dışarıya aktarabilmesi için elektrik enerjisine gereksinim duyan, gövdesi pür gitar türü.
- Solid body guitar.
Pür kemal
- Olgun, oldukça olgun