nispet ne demek?
Kökeni: Arapça (nisbet)
- Oran
Zira melal devri uzadığı nispette teheyyüç kuvvetli ve devamlı oluyor.
R. H. Karay - Bağıntı, ilgi, ilinti.
- Kıskandırmak veya üzmek için.
- Birini üzmek için veya inat olsun diye yapılan iş.
- Bk. oran
Measure.
Rate.
Ratio.
Propotion.
Relationship.
Relation.
Proportion oran.
From spite.
Just to spite.
Proportion.
Spite.
Spiteful action.
Percentage.
oran
- Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet
- İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, tenasüp.
- Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin.
- İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı.
- İki niceliğin bölümü.
- İki niceliğin bölümü.
- İncelenen nüfusta belli bir sürede görülen iki olaydan birinci olay sayısının ikinci olay sayısına bölünmesiyle elde edilen değer.
- Ölçü, nispet, derece.
- Tahmin.
- Ölçülü, hesaplı.
oran
- Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet
- İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, tenasüp.
- Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin.
- İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı.
- İki niceliğin bölümü.
- İki niceliğin bölümü.
- İncelenen nüfusta belli bir sürede görülen iki olaydan birinci olay sayısının ikinci olay sayısına bölünmesiyle elde edilen değer.
- Ölçü, nispet, derece.
- Tahmin.
- Ölçülü, hesaplı.
nispet eki
- Sıfat yapmak üzere isimlere getirilen ek, nispet i'si, yayınispi.
- Bazı yabancı adların anlamlarına bağlı yabancı sıfatlar kuran ek: Millî, ilmî, sıhhî, nebatî, limonî, edebî, mülkî vb. Bazı Türkçe sözcüklere de bu ek getirilmektedir: Gümüşî, altunî gibi.
Suffix of relation.
Suffixe de relation
nispet etmek
- Eşit tutmak, oranlamak.
To do/say out of spite.