muvazaaten ne demek?
- Danışıklı dövüşle.
danışıklı
- Gerçekte olmadığı hâlde bir anlaşma sonunda öyle gösterilen, muvazaalı.
- Prearranged.
- Sham.
muvazaa
- Danışık, danışıklık.
- Danışık. ~ lı muâmele: danışıklı işlem (karş. zâhirî muâmele).
- Bk. danışık
- Bir mes'elede bahse girişmek.
- Collusion danışık.
- Danışıklık.
- Collusion.
- Simulation.
- Disfigurement.
- Falsity.
muvazaalı
- Danışıklı.
- Feigned.
- Fictitious.
- Collusive.
- Collusory.
- Disputed.