mutlaka ne demek?
- Kesinlikle
Mutlaka sabırsızlığından kendi kendine soyunmaya girmiştir.
Y. K. Karaosmanoğlu - Ne olursa olsun, her halde, illa.
- Bound to.
- Necessarily.
- Regardless.
- Surely.
- Absolutely.
- Without fail.
- By all means.
- That's for certain.
- At any rate.
- Anyhow.
- Needs.
kesinlikle
- Kesin bir biçimde, kesin, kesin olarak, yüzde yüz, her hâlde, her hâlükârda, mutlaka, katiyen.
- Certainly.
- Definitely.
- Absolutely.
- Sure.
- Strictly.
- Assuredly.
- Blankly.
- Decidedly.
- Declaredly.
mutlaka görürsün
- You can't miss it.
mutlak
- Salt
- Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık.
- Kesin olarak, kesinlikle, mutlaka.
- Bk. saltık
- Saltık, salt. ~ butlân: çürüklük (Nichtigkeit, nullité) (karş. nisbî butlân).
- Sade, saf, tam, karışımsız olan, absolüt.
- Salıverilmiş. Itlak olunmuş. Serbest.
- Peremptory.
- Positive.
- Sure.