muntazam ne demek?
- Düzgün.
- Düzenli, derli toplu
Hizmetçi muntazam bir içki sofrası hazırlamak için paketleri toplayıp giderken...
P. Safa - Düzenli, sürekli ve düzgün bir biçimde
Bizi beslemek için muntazam yumurtlarlar.
Ö. Seyfettin - Düzenli. Tertibli. İntizamlı. Düzgün sıralanmış. Her şeyin yerli yerinde olması. Derli toplu olma.
- Regular.
- Formal.
- Neat.
- In good order.
- Shipshape.
- Steady.
- Tidy.
- Orderly.
- Normal.
- Uniform.
- Even.
- Methodical.
- Disciplined.
- Systematic.
- Systematical.
- Clear-cut.
- Arranged.
- Always.
- Coordinate.
- Even running.
- Settled production.
muntazam akıntı
- Streamline
muntazam millı tevdi
- Bk. düzenli ulusal başvurma