muhakeme ne demek?
- Yargılama
- Birbirine karşı olan iki tarafı dinleyerek bir yargıya varma, yargılama.
- Usa vurma
Daima felsefe yapmaya hazır, kurulmuş bir makineye benzeyen ukala dimağım muhakemeye başladı.
Ö. Seyfettin - Bir sorunu çözmek için çıkar yol arama
Güldüm, şu muhakemem ne garip münasebetsizlikti.
Ö. Seyfettin - Yargılama süreci, yargılayış
- (C.: Muhakemat) (Hüküm. den) Dava için iki tarafın mahkemeye baş vurması.
- Bk. usavurma
- Question.
- Senses.
- Judgement.
- Reasoning.
- Discernment.
- Assize.
- Trial.
- Judging.
- Adjudicating.
- Adjudication.
- Reasoning sth out.
- Thinking sth through.
- Argumentation.
- Cognizance.
- Discretion.
yargılama
- Yargılamak işi, muhakeme.
- Argumentation.
- Judgement.
- Trial.
- Assize.
- Judgment.
- Trying.
- Hearing.
- Judging.
usavurma
- Mantık ilkelerine uygun biçimde düşünme ya da bu ilkelerden yararlanarak sorun çözme.
- Düşüncenin, belirli birtakım önermeleri birbirine bağlayarak yeni bir önermeye (sonuca) erişmesi.
- Reasoning.
muhakeme etme
- Ratiocinate.
muhakeme etmek
- Yargılamak
- Akıl süzgecinden geçirmek, düşünmek.
- Usavurmak
- Judge, reason, reconsider.