mecburiyet ne demek?
- Zorunluluk
Ayağımızı yorganımıza göre uzatmak mecburiyetindeyiz.
Y. K. Karaosmanoğlu - Yükümlülük.
- Zora tutulma. Mecburluk.
Obligation.
Compulsion.
Exigence.
Exigency.
Indispensability.
Necessity.
Being forced to.
Being compelled to.
To have to do sth.
zorunluluk
- Olması gerekme, olduğundan başka olmama, zorunlu olma, mecburiyet, zaruret, ıstırar, zorunluk, olumsallık karşıtı
- Olduğundan başka olamama durumu. 1- Mantıksal-matematikselzorunluluk: Kavramların ve önermelerin mantıksal bağlantısında ve çıkarımlarında bulunur; düşünce bakımından zorunlu doğrular -> çelişmezlik ilkesine dayanan doğrulardır; çeişiği düşünülemeyen doğrulardır; bu anlamda zorunlu, çelişmeye düşmeden başka türlü düşünülemez olan şey. 2- Fizikselzorunluluk: Neden-etki bağlantısındakizorunluluk ( doğa yasaları). 3- Ahlaksalzorunluluk= Bir toplumda yürürlükte olan ahlak yasalarına uyma zorunluluğu. Burada doğal birzorunluluk değil, gereklilik söz konusu olduğundan ahlaksalzorunluluk yükümlülük biçiminde kendini gösterir.
Burden.
Essentiality.
Exigence.
Exigency.
Imperative.
Incumbency.
Indispensability.
Necessity.
mecburi
- Zorunlu.
Compulsive.
Compulsory.
Forced.
Obligatory.
Necessary.
Mandatory.
Binding.
mecburi askerliğe almak
Draft draught