mahmuz ile çarpmak ne demek?
- Ram.
mahmuz
- Çizmenin, potinin arkasına takılan ve binek hayvanlarını dürtüp hızlandırmaya yarayan demir veya çelik parça
- Tavukgillerin ve bazı kuşların ayakları ardında bulunan, boynuz yapısındaki sivri uzantı.
- Köprü ayaklarında, basıncı azaltmak için suyun geldiği ve gittiği yanlardaki çıkıntı.
- Eski tür savaş gemilerinde su kesimi altında, ileriye doğru uzanan, karşısındaki gemiyi batırabilen uzantı.
- Bk. köprümahmuzu.
- Horozların bacaklarındaki sivri çıkıntı, kalkar.
- Oksitlenmiş, hamızlanmış.
- Spur.
- Cock's spur.
- Beak.
mahmuz çiçeği
- İki çenekliler familyasından Akdeniz bölgesinde yetişen kırmızı, pembe veya beyaz çiçekler açan iki yıllık otsu bir bitki (Centranthus).
ile
- Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, sebep veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz
- Bazı soyut isimlere getirildiğinde durum bildiren zarflar oluşturan bir söz.
- Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz.
- By means of.
- Hereby.
- Upon.
- With.
- Together with.
- Withal.
- Plus.
çarpmak
- Hızla değmek, vurmak
- Etkisiyle birdenbire hasta etmek.
- Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak
- El çabukluğu ile çalmak, dolandırarak elde etmek
- Kurnazlıkla, zorla ele geçirmek
- Kalp, hızlı hızlı vurmak.
- Biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayı verildiğinde çarpanı çarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adı verilen bir üçüncü sayıyı elde etmek, darp etmek.
- Çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak
- Karşı oyuncuya, iki ayağı yerden kesmeden, gövdenin bütün ağırlığı ile yüklenmek.
- Plunk.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
mahmuzmahmuz çiçeğimahmuz hücresimahmuz takmakmahmuz yarasımahmuzcumahmuzcukmahmuzla dürtmekmahmuzla kesmekmahmuzla vurmakmahmudmahmudemahmude otumahmude zamkımahmudiyeileile ayniile ayni zamandaile beraberile birlikteile böbürlenenile çalışmakile disari çikile doldurmakile doluilil halkıil ilköğretim kuruluil jandarmasıil özel idareleri