müsaade ne demek?
Kökeni: Arapça
- İzin, icazet, ruhsat.
Ayrıca Saray Kütüphanesi'ne dilediğim kadar girip çıkma müsaadesi bahşettiler.
A. Kabaklı - Elverişli, uygun olma durumu.
- İzin, elverişli bulunma.
Permission.
Allowance.
Toleration.
Permit.
Leave.
Sanction.
The go-ahead izin.
License.
Certificate.
Go ahead.
Grace.
Letter of grant.
Privilege.
müsaade edilemez
Impermissible.
müsaade etmek
- Izin vermek.
- Geçiş için yol vermek, yol açmak
- Elverişli, uygun olmak
To permit, to allow, to let.
Give one's blessing to.