müsaade edilemez ne demek?
- Impermissible.
müsaade etmek
- Izin vermek.
- Geçiş için yol vermek, yol açmak
- Elverişli, uygun olmak
- To permit, to allow, to let.
- Give one's blessing to.
müsaade
- İzin, icazet, ruhsat.
- Elverişli, uygun olma durumu.
- İzin, elverişli bulunma.
- Permission.
- Allowance.
- Toleration.
- Permit.
- Leave.
- Sanction.
- The go-ahead izin.