kuşkulu ne demek?
- Kuşku belirten, kuşku anlatan, şüpheli
Demir parmaklıklı penceresinden içeriye kuşkulu bir göz atıyordum.
Y. K. Karaosmanoğlu - Kuşku içinde olan, şüpheli
Beynimizde biriken bayağı ve kuşkulu fikirleri çam kokularına sürünmüş nazlı hava alıp götürdü.
Refik Halit Karay - Kuşkucu.
Questioning.
Sceptical.
Suspicious.
Uncertain.
Debatable.
Distrustful.
Arousing suspicion.
Unlikely.
Disputable.
Doubtful.
Dubious.
Equivocal.
Incredulous.
Questionable.
kuşkulu alacak
- Önelleri gelmiş çeşitli nedenlerle ödenememiş olan borçlar.
Doubtful debt.
Créance douteuse
kuşkulu alacaklar
- Yargı ya da yürütme döneminde bulunan anlaşmazlıklı alacaklar.
- Öneli üç kere uzatıldığı halde alımı sağlanamayan belgitli alacaklar.
- Yapılan yazılı uyarılara karşı borçlusunca ödenmeyen belgitsiz alacaklar.
- Veresiye üzerine alıcıyla geniş ölçüde işlem yapan satıcının yıllık sayışımlarında kuşkulu bulduğu alacaklar.
Doubtful debts.
Créances douteuses