kestirmek ne demek?
- Kesme işini yaptırmak.
- Akıl yolu ile gerçeğe yakın bir yargıya varmak, tahmin etmek
Ben bu kadar şeyi kestiremez miyim?
M. Ş. Esendal - Kesilmesini sağlamak, kesilmesine yol açmak.
- Karar vermek
- Kısa bir süre uyumak
- Anlamak, farkına varmak
- Doze.
- Drowse.
- Snooze.
- To have cut.
- To estimate.
- To predict.
- To conjecture.
- To nap.
- To doze.
- To have a snap.
- To snooze.
- Forecast.
- To have sth cut.
- To doze off.
- To curdle.
- To have a doze.
- Guess.
- To have a nap.
- To have a snooze.
- Understand.
kesme
- Kesmek işi.
- Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas.
- Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan
- Kesin, değişmez, maktu.
- Kesme işareti.
- Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat.
- Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 m kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia).
- Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi.
- Klasik balede küçük ara adımı.
- Optes'Te, on parmak izinin veya olay yeri izinin tarandıktan sonra iz bölgesinin seçilerek lüzumsuz bölgelerinden ayrılması.
kestirme
- Kestirmek işi.
- Oturduğu yerde hafif ve kısa süreli uyuma.
- Alışılanın dışında kısa olan (yol), kese
- Amacı fazla uzatmadan anlatan.
- Kısaca, özet olarak.
- Kaynatılıp limon sıkılarak koyulaştırılmış şeker şerbeti.
- Catnap.
- Doze.
- Zizz.
- Estimate.
kestirme deney
- Koşulları yeterince hazırlanmadan ve denetim önlemleri alınmadan gerçekleştirilen deney.
- Straight-forward experiment.