kanaat ne demek?
- Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum.
- Kanma, inanma.
- Kanış, kanı, inanç, düşünce
Biz kanaatlerimizi açık söyleriz.
E. İ. Benice - Kanı.
- Aç gözlü olmayıp hırs göstermemek. Kısmetinden fazlasına göz dikmemek. Helal ile yetinip haramı istememek. Az şeyi de olsa kısmetine razı olmak.(Semere-i sa'yine ve kısmetine rıza kanaattir, meyl-i sa'yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa dunhimmetliktir. M.) (Bak: Himmet)
- Opinion.
- Reading.
- Conviction.
- Feeling.
- Idea.
- Contentment.
- Satisfaction.
- Belief.
- Conclusion.
- Surmise.
kanaat derecesi
- İnceleme sonuçlarının olasılık bakımından sınıflandırması.
kanaat etmek
- Yetinmek
- To be satisfied.
- To be contented with.