kabartmak ne demek?
- Kabarmasını sağlamak, kabarmasına yol açmak
Vapur geri geri beyaz köpükler kabartarak açılmaya başlamış.
Ç. Altan - Toprağı tırmık, çapa vb. bir araçla karıştırmak, altüst etmek, yumuşatmak.
- Puff up.
- Puff.
- Blister.
- Bloat.
- Fluff.
- Fluff out.
- Fluff up.
- Roughen.
- Roughen up.
- Vesicate.
- To raise.
- To roughen.
- To nap.
- To tease.
- To swell.
- To heave.
- To dim.
- To grain.
- To gig.
- To emboss.
- To boom.
- To boss.
- To leaven.
- To boost.
- To increase.
- To flood.
- To inflate.
- To fret.
- To force.
- To rib.
- To indent.
- Dilate.
- Distend.
- Ruffle.
- Tease.
- Scribble.
- Bloat up.
- Raise.
kabartma
- Kabartmak işi.
- Bir biçimin veya bir süslemenin düz yüzey üzerindeki çıkıntısı.
- Kil, alçı, taş vb. işlenebilir gereçleri girintili çıkıntılı yüzeyler durumunda biçimlendirerek yapılmış olan eser, rölyef
- Kabartılarak yapılmış olan.
- (Mimarlık) Kil, alçı, taş vb. işlenebilir gereçleri alçaklı yüksekli yüzeyler halinde biçimlendirerek yapılmış eser.
- Bk. kabartma
- Raised.
- Raising.
- Relievo.
- Embossment.
kabartma baskı
- Üstü kazılarak kabartmalı hale getirilen baskı. (Matbaacılık)
- Surface printing.