kıvrılma ne demek?
- Kıvrılmak işi, bükülme
Babasına dille değil, sancıdan ölüyor gibi, birkaç kıvrılma, burkulma ile karşılık verdi.
H. R. Gürpınar - Yer kabuğunun içten gelen etkenlerle dalgalı bir biçim alması.
- Yerkabuğunun oluşum evreleri boyunca, yer teknelerinde birikerek kalın katmanlar oluşturan tortuların, içgüçlerin yarattığı yan basınçlarla sıkışıp sertleşerek, dalgalı bir yüzey durumunda yükselmeleri olayı. bkz. kıvrımlı dağlar.
- Being curled or twisted.
- Folded.
- Contortion.
- Crook.
- Swirl.
- Folding.
- Plissement
kıvrılmak
- Eğrilip bükülmek.
- Kıvrık bir duruma gelmek.
- Yuvarlak bir biçim almak.
- Dar bir yere büzülerek yatmak
- Dönmek, sapmak
- Katlanmak, bükülmek, kırılmak.
- Yol dönemeçli, virajlı olmak.
- Sweep.
- Crook.
- Curl.
kıvrılmak
- Eğrilip bükülmek.
- Kıvrık bir duruma gelmek.
- Yuvarlak bir biçim almak.
- Dar bir yere büzülerek yatmak
- Dönmek, sapmak
- Katlanmak, bükülmek, kırılmak.
- Yol dönemeçli, virajlı olmak.
- Sweep.
- Crook.
- Curl.
kıvrılmamak
- (neg. form of kıvrılmak) be twisted, twist about, wriggle about, curl up, curl, bend, crisp, frizz, frizzle, huddle up, meander, snuggle, squirm, tuck, tuck up, tuck up one's legs, twine itself, twist, wiggle, wind, wriggle.