külfetli ne demek?
- Sıkıcı, zor, yorucu, özen isteyen.
- Büyük masraf gerektiren
Gece sokağa çıkmaktan korktuğum için değil, bizim tarafta sokağa çıkmak külfetli oluyor da ondan.
B. Felek - Troublesome.
- Inconvenient.
- Burdensome.
- Cumbersome.
- Cumbrous.
- Onerous.
- Involving great expense.
külfetli iş
- Taskwork
külfet
- Sıkıntı, zorluk
- Büyük masraf
- Yük. ~ i isbât: tanıt yükü.
- Zahmet. Sıkıntı. Yorgunluk. Zahmetli iş. Adetten ve lüzumundan çok yorularak çalışmakla iş yapmak.
- Trouble.
- Bother.
- Fatigue.
- Great expense.
- Inconvenience.
- Obediential obligation.