külfet ne demek?

  1. Sıkıntı, zorluk

    Dört defa gezdiği bu yeri tekrar görmek, artık onun için bir külfet.

    R. H. Karay

    İşte böyle bir eser onları bu külfetten kurtarmış olur.

    A. H. Çelebi
  2. Büyük masraf

    Beni külfete sokma, şimdi ben yokluktayım.

    A. Kabaklı
  3. Yük. ~ i isbât: tanıt yükü.
  4. Zahmet. Sıkıntı. Yorgunluk. Zahmetli iş. Adetten ve lüzumundan çok yorularak çalışmakla iş yapmak.
  5. (en)Trouble.
  6. (en)Bother.
  7. (en)Fatigue.
  8. (en)Great expense.
  9. (en)Inconvenience.
  10. (en)Obediential obligation.
  11. (en)Task.

külfet yüklemek

  1. (en)Task

külfetli

  1. Sıkıcı, zor, yorucu, özen isteyen.
  2. Büyük masraf gerektiren
  3. (en)Troublesome.
  4. (en)Inconvenient.
  5. (en)Burdensome.
  6. (en)Cumbersome.
  7. (en)Cumbrous.
  8. (en)Onerous.
  9. (en)Involving great expense.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

külfet yüklemekkülfetlikülfetli işkülfetsizkülfetsiz zaferkülfetsizcekülfetsizlikkülfekülfkülfankülkül almakül bağlamakkül çöreğikül çukuru
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın