körlük ne demek?
- Görme engellilik.
- Kesmez olma durumu
Bileği taşındaki bıçak bir ileri gidiyor, bir geriliyor, ağzının körlüğünü yok ediyordu.
T. Dursun K - Dikkatsizce ve beceriksizce yapılan iş.
- Gerçeği görememe durumu.
- Bitkilerin tomurcuk vermemesi durumu.
- Görme yeteneğinin kaybı veya yokluğu. Gözde veya beyindeki bir değişime bağlı olarak biçimlenir.
- Tıp yönünden gözün ışık karşısında bütünüyle duyuşuz olması durumu.
- Görüş gücünün onda birden az olması durumu.
Blindness.
Darkness.
Dullness.
Bluntness.
Lack of foresight.
Clumsiness.
Blundering.
görme
- Görmek işi, rüyet.
- Göze giren ışığın doğurduğu duyumsal izlerle dış çevredeki ayrıntıların algınlanması.
Sight.
Seeing.
Acuity.
Remark.
Vision.
Sehen
Vision
körle yatan şaşı kalkar
- Değersiz, kötü kimselerle ilişki kuranlar kötü huylar edinirler.
körleme
Blinding.