inkıyat etmek ne demek?
- Boyun eğmek.
boyun
- Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi
- Testi, şişe, güğüm gibi kaplarda dar olan üst kısım.
- Sorumluluk.
- Dağ sırtlarında geçmeye elverişli alçak yer.
- Üzeri
- Almaç ışıtacının koni biçimindeki bölümünden sonra gelen ve tarayıcı demetin oluşmasını sağlayan; artıuç, elektron topu, Wenhelt borusunun yer aldığı ince bir boruyu andıran bölümü.
- Bir hayvanın baş ve gövdesini birleştiren bölge.
- Baş ve gövdeyi birleştiren kısım.
- Birçok sestod da skoleksle strobila arasında halkalanmanın olmadığı kısım.
- Peck (of the tube).
inkıyat
- Boyun eğme, uyma.
inkıyad
- Boyun eğme. Muti olma. Teslim olma. İtaat etme. İmtisal.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.