incelik ne demek?
- İnce olma durumu.
- İnce davranış gösterme, zarafet, nezaket
Yüzündeki incelik, olgunluk, onu bambaşka seviyede bir erkek gösteriyor.
H. E. Adıvar - Bir işin herkesçe görülemeyen nitelikleri
Oyunculuk sanatının inceliklerini ya ustalarından öğrenip ya da kendi kendine arayıp bularak sonradan edinmişti.
H. Taner - Ayrıntı
- Bir veriler öbeğinin, ortalama değerinden sapmaları için bir ölçü oluşturan salt ya da bağıl yanılgı ile belirlenen duyarlık kertesi.
Thinness.
Fineness.
Slimness.
Refinement.
Finesse.
Tact.
Subtility.
Touch.
Politeness.
Civility.
Courtesy.
Precision.
Daintiness.
Discretion.
Elaborateness.
Fragility.
Grace.
Gracefulness.
Keenness.
Niceness.
Nicety.
Point.
Polish.
Slenderness.
Slight.
Chivalry.
Decency.
Elegance.
Kindness.
Subtlety.
Trick.
Detail.
Delicacy.
Präzision
Précision
ince
- Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı.
- Zayıf
- Taneleri ufak, iri karşıtı.
- Küçük ayrıntıları çok olan, aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı.
- Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar).
- Tiz (ses), pes karşıtı
- Hafif, gücü az
- İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı
Fine.
Slender.
incelik ayarı
- Almacın ses bölümünde, ince seslerin, yani yinelenimleri yüksek seslerin düzgün alınması için yapılan ayar.
Treble (tone) control.
Hochtonbereich
incelik ve zarafetten yoksun
Crude