imperative sentence ne demek?
- Emir cümlesi
emir
- Osmanlı Devleti'nde beylerbeyi ve Tanzimat'tan sonra sivil paşalığın ilk derecesi.
- Peygamberimizin soyundan gelen.
- Büyük bir hanedana mensup kimse.
- Araplarda ve daha başka Müslüman ülkelerde bir kavim, şehir veya ülkenin başı.
- Bir makamdan öbürüne geçerken görevliye verilen belge.
- Talimat, ferman.
- İstek.
- Abbasi Devleti'nde başkomutan.
- Borsada menkul değer alıp satmak amacıyla aracılara yazılı ya da sözlü biçimde yapılan bildirim.
- Bk. buyruk
imperative statute
- Amir hükümler içeren yasa
- Uyulması zorunlu yasa
imperative
- Emir, zorunluluk, emir kipi
- Zorunlu, mecburi, zaruri
- Emreden
- Gram
sentence
- Cümle, tümce
- Mahkum etmek, hakkında hüküm vermek
- Ceza vermek, hüküm giydirmek
- İlam, karar, hüküm
Türetilmiş Kelimeler (bis)
imperative statuteimperativeimperative dispositionsimperative languageimperative modeimperative moodimperative provisionimperativelyimperativenessimperativalimperatifsentencesentence beginningsentence completionsentence methodsentence of a courtsentence of nullitysentence of statementsentence schemasentence stresssentence structuresentesentsent aftersent backsent forsent forward