emir ne demek?
Kökeni: Arapça
- Borsada menkul değer alıp satmak amacıyla aracılara yazılı ya da sözlü biçimde yapılan bildirim.
- Araplarda ve daha başka Müslüman ülkelerde bir kavim, şehir veya ülkenin başı.
- Osmanlı Devleti'nde beylerbeyi ve Tanzimat'tan sonra sivil paşalığın ilk derecesi.
- Bir makamdan öbürüne geçerken görevliye verilen belge.
- Peygamberimizin soyundan gelen.
- Bir kavim, aşiret veya ülkenin başı.
- Büyük bir hanedana mensup kimse.
- Abbasi Devleti'nde başkomutan.
- Talimat, ferman.
- Buyruk, komut.
- Prens, şehzade.
- İstek.
İkide birde dönüp benden bir emrim olup olmadığını soruyordu.
Y. K. Karaosmanoğlu - Kumandan.
- Bk. buyruk
- (Bak: Emr)
- Imperatival.
- Imperative.
- Jussive.
- Order.
- Command.
- Word.
- Direction.
- Amir.
- Ameer.
- Behest.
- Bidding.
- Charge.
- Commandment.
- Decree.
- Dictate.
- Dictation.
- Disposal.
- Disposition.
- Emir.
- Word of command.
- Fiat.
- Mandate.
- Precept.
- Prescription.
- Ukase.
- Captive.
- Edict.
- Injunction.
- Ordinance.
- An Arabian military commander, independent chieftain, or ruler of a province; also, an honorary title given to the descendants of Mohammed, in the line of his daughter Fatima; among the Turks, likewise, a title of dignity, given to certain high officials.
- An independent ruler or chieftain.
- Instruction.
- Warrant.
- Commission.
- Decision.
- Directive.
- Mandat.
- Pleasure.
- Prescript.
- Statute.
- Prince or governor of an Islamic territory.
- Prince or commander.
- Arabic title for a military commander, governor or ruler.
- Arabic word meaning 'commander' and used to refer to the virtually independent rulers of the conquered territories.
- Emir
- Reis, emir emirate (emir'it) bir emrin hüküm sürdüğü memleket, emirlik.
buyruk
- Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir, ferman.
- Egemenlik.
- (Kant'ta) -> (Kişisel) ilkelerin (maxim) karşısına konulan nesnel geçerli ve bir gerekliliği (eylemin zorunluluğunu) dile getiren ahlâk önermesi. //buyruklar ikiye ayrılır: Koşullubuyruk, koşulsuzbuyruk, bkz. koşullubuyruk, koşulsuzbuyruk
- Kendi başına hareket eden.
- Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir.
- Önder, amir, sözcü.
- Ordinance.
- Prescription.
- Writ.
- Decree.
emir almak
- Take orders.
emir altındaki kimse
- Minion.