ikame etmek ne demek?
- Yerine koymak, ornatmak.
- Ayakta durdurmak
- Ortaya koymak
Mahkeme bir Musevi'nin Ari ırka mensup biri aleyhine ikame ettiği davayı kabule yanaşmıyor.
R. H. Karay
yerine
- Bir şeyin veya bir kimsenin yerini almak üzere
- Başkasının adına
- Instead.
- Instead of.
- In lieu.
- In lieu of.
- In place of.
- Vice.
- In sb's/sth's stead.
- In lie.
ikame etkisi
- İki mal tüketildiği varsayımı altında, mallardan birinin fiyatında ortaya çıkan bir değişme sonucu, aynı fayda düzeyinin korunabilmesi için tüketicinin her iki mala yönelik istem miktarında ortaya çıkan değişme.
- Üretim sürecinde iki üretim faktörü kullanıldığı varsayımı altında, faktörlerden birinin fiyatında ortaya çıkan bir değişme sonucu, aynı üretim düzeyinin korunabilmesi aynı eş-ürün eğrisi üzerinde kalınabilmesi için üreticinin her iki faktöre yönelik istem miktarında ortaya çıkan değişme.
- Substitution effect.
ikame elastikiyeti
- Bk. ikame esnekliği
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.