ihtiyar elden gitmek ne demek?
- Mc: Kendini zaptedememek, hiddet ve gazaba gelmek, iradeyi kaybetmek.
ihtiyar
- Yaşlı, kocamış olan, pir (kimse), genç karşıtı
- Baba veya anne.
- Seçme.
- Türk kuklasında evin efendisi ibiş'leihtiyar, Kavuklu ile Pişekâr'ın kukla oyunundaki özdeşleridirler.
- Yaşlanmış kimse. Yaşlı.
- Aged.
- Elderly.
- Oldish.
- Grey-haired.
- Old man.
ihtiyar adam
- Old man, grandsire, graybeard, greybeard, Methuselah.
elden
- Aracısız olarak.
- Birinin aracılığıyla.
- By hand.
gitmek
- Bir yere doğru yönelmek
- Bir yerden veya bir işten ayrılmak.
- Çıkmak, ulaşmak.
- Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak.
- Sürmek, devam etmek
- Yakışmak, yaraşmak.
- Tüketilmek, harcanmak
- Götürülmek, gönderilmek.
- Take one's way.
- Go away.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
ihtiyarihtiyar adamihtiyar atihtiyar çapkınihtiyar etmekihtiyar heyetiihtiyar kadmihtiyar kurtihtiyar mecisiihtiyar meclisiihtiyacihtiyaca cevap vermekihtiyacatihtiyacatı zaruriyeihtiyacı karşılamakeldenelden ağza yaşamakelden almakelden ayaktan düşmekelden bağışlamaelden bırakılmayacak kadar ilginçelden bırakmamakelden çıkarılacak birikimlerelden çıkarılacak stoklarelden çıkarılamazeldeelde aşımelde avuçta kalmamakelde birelde bulunan beyde bulunmaz