iflas ne demek?
- Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan işadamının durumu, batkı, batkınlık
Her gün küçük tüccarlardan birisi iflasa sürükleniyordu.
N. Cumalı - Yenilgiye uğrama, değerini yitirme.
- İşlevini veya görevini yapamama.
- Mahkemece borçlunun, borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğunun saptanması.
- Malı tükenmek, parası kalmamak. Borçlarını ödeyemiyecek hale gelmek. Sermayesini batırmak.
In carey street.
Bankruptcy.
Failure.
Insolvency.
Bust.
Crash.
Ruin.
Smash.
Smash-up.
Ruination.
Failure of a project or policy.
Commercial failure.
Declaration of insolvency.
iflas anlaşması
- Batık durumunda alacaklıların, alacaklarını belli bir plana göre almaları için aralarında yaptıkları sözleşme, konkordato.
iflas bilançosu
- Bk. batkı dengelemi