ibre ne demek?
- Ölçü aletleri, saat ve göstergelerde sayı veya işaret göstermeye yarayan hareketli iğne
Birtakım ışıklar yanıp sönüyor, kadranların ibreleri titreyerek yükselip alçalıyor.
Ç. Altan - Çam, ardıç, sedir vb. ağaçların yaprağı.
- Bk. iğne
- İnce iğne gibi alet.
Hand.
Indicator.
Needle.
Pointer.
Style.
Pine needle.
iğne
- Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç.
- İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal araç.
- Toplu iğnenin süs olarak kullanılan, iri başlı, renkli bir türü.
- Genellikle kadınların süs olarak elbiselerinin göğüs, yaka vb. yerlerine taktıkları süs eşyası.
- Bazı araçların ucu sivri parçaları.
- Şırınga.
- Zerk yolu ile vücuda verilen ilaç.
- Vücuda bu yolla ilaç verme işi
- Bk. ateşleme iğnesi.
- (Lât, spicula: küçük mızrak) Omurgasız hayvanlarda rastlanan silis ya da kalkerden yapılmışiğne biçiminde yapılar;iğne biçiminde olan herhangi bir küçük çıkıntı. Spikül.
ibrei hayyat
- Kendi işlerini bırakıp başkasının işlerini halledip düzeltmeye çalışan adam. (Osmanlıca'da yazılışı: ibre-i hayyat)
ibret
- Kötü bir olaydan alınması gereken ders, uyarıcı sonuç
- Çirkin, kötü, acayip.
- Bir olaydan, kötü bir durumdan ders alma.
- Ibret alınacak olay, iş, acaip, tuhaf.
- Uyanıklığa sebeb olan ders.
Object lesson.
Lesson.
Example.
Warning.
Lesson learned through a misfortune.