işaret etmek ne demek?
- Bir şeyi, bir durumu el, yüz hareketleriyle anlatmak, göstermek
Annem eliyle, yüzüyle ne biçim işaret etti babama bilmiyorum ama, hiç ses çıkarmadılar.
S. F. Abasıyanık - Belirtmek
Ben, yalnız bir noktaya işaret etmekle iktifa edeceğim.
Atatürk - Bode.
- Designate.
- Mark.
- Motion.
- Sign.
- Signal.
- Suggest.
- Guide.
- Index.
- Indicate.
- Refer.
işaret etme
- Pointing.
işaret eden
- Sematic
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
işaret etmeişaret edenişaret edilmiş yerişaret algılamaişaret ateşiişaret bilimiişaret bitiişaret değneğiişaretişaret diliişaret direğiişarişaratişaratül icazişaişaaişaatişaatı kazibaneişabetmeketmek yapmaketmeetme bulma dünyasıetme bulursun, inleme ölürsünetme bulursun, inleye inleye ölürsünetme eyleme