içme ne demek?
- İçmek işi
Lokantaya bir iki kadeh rakı içmeye giderdi.
A. Ş. Hisar - İçinde birtakım mineraller ve tuzlar bulunan, suyu ilaç olarak ve çoğunlukla iç sürdürmek için içilen kaynak, içmeler.
- Drinking.
- Potation.
- Swig.
- Mineral spring.
- Board and lodging.
- Free board and lodging.
- Draught.
içmek
- Bir sıvıyı ağza alıp yutmak
- Sigara, nargile vb.nin dumanını içe çekmek
- Bir şey, bir sıvıyı içine çekmek, emmek.
- İçki kullanmak
- Hlk. Kuzu derisinden yapılmış kürk.
- Eat.
- Propose.
- Drink.
- Drinking.
- Imbibe.
içme seslik
- Bazı Afrika dillerinde görülen bir çeşit içe çekimli seslik.
- Phonème avulsif
içme suyu
- İçilebilecek nitelikte olan su.
- Filtre edilmiş ve sağlık otoritelerinin onay verdiği bir yöntemle dezenfekte edilmiş su.
- Drinking water.