hearsay evidence ne demek?
- Kulaktan dolma delil
- Duyumlara dayanan kanıt
kulaktan
- Sadece duyarak, dinleyerek
- Otic.
hearsay
- Dedikodu
- Söz, haber
- Söylenti, şayia
- Kulaktan dolma bilgi
hearsay witness
- Başkasından işitilen bilgiyi bildiren tanık
- Şahsi bilgilerine dayalı olmaktan çok başkasından duyulan bilgiyi rapor eden tanık
evidence
- Kanıt
- Kanıtlamak, ispatlamak
- Delil, şehadet, ispat, tanıt
- Vuzuh, açıklık, aydınlık
- Şahit, tanık
- Belirtmek, açıklamak, göstermek
- Tasrih etmek, tavzih etmek
- İspat etmek