hazım ne demek?
Kökeni: Arapça
- Hazmeden, hazimli, ihtiyatlı, akıllı, işinde gözü açık, sağlam olan.
- İhtiyatlı, akıllı, işinde gözü açık olan.
- İhtiyatlı, akıllı, gözü açık kimse.
- Benimsenme, kabul edilme.
- Osmanlıca'da yazılışı: hâzım.
- Hazmettirici, sindirici.
- Sindirim, sindirme.
- Bk. sindirim
- Keskin kılıç.
- Digestion.
sindirim
- Besinlerin çeşitli enzimlerle eritilerek, parçalanarak ince bağırsakta emilebilir, kana karışabilir duruma gelmesi için uğradıkları fiziksel ve kimyasal değişikliklerin bütünü, hazım.
- Besinlerin çeşitli enzimlerle kimyasal olarak parçalanması ile organizma tarafından kullanılmak üzere bağırsak duvarından emilecek duruma getirme.
- Vücuda alınan besin maddelerinin mekaniksel, enzimatik ve bakteriyel olarak bağırsak mukozasından emilebilecek duruma getirilmesi olayı, hazmetme, digesyon.
- Besinlerin çeşitli enzimlerle kimyasal olarak parçalanmasıyla organizma tarafından kullanılmak üzere bağırsak duvarından emilecek duruma getirilmesi.
- Digestion.
- Digestive.
- Nutritive.
- Assimilation.
- Alimentary.
- Digestion
hazım denemesi
- Sindirim denemesi.
- Digestion experiment.
hazım etmek
- Bkz. hazmetmek.