hasen ne demek?
Kökeni: Arapça
- Güzel işler, hayırlar.
- Güzel, süslü.
güzel
- Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı.
- İyi, hoş
- Beklenene uygun düşen ve başarı düşüncesi uyandıran.
- Soyluluk ve ahlaki üstünlük düşüncesi uyandıran.
- Görgü kurallarına uygun olan.
- Sakin, hoş (hava).
- Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı.
- Pek iyi, doğru.
- Hoşa giden, hayranlık uyandıran, beğenilen.
- Beautiful.
hasenat
- Yararlı, iyi, güzel işler.
- Güzellikler. İyi ameller. İyilikler. (Hasenat da ya kalb ile olur veya kalb ve beden ile olur; veyahut mal ile olur. A'mal-i kalbinin şemsi imandır. A'mal-i bedeniyenin fihristesi namazdır. A'mal-i maliyenin kutbu zekattır. İ.İ.)
- Yarlık.
hasene
- Dinin ve aklıselimin iyi ve doğru kabul ettiği her türlü inanç, tutum ve davranış.
- Osmanlı altın paralarından birinin adı.
- İyi, hayırlı iş, iyilik.
- Güzel, iyi.
- Hayırlı amel, Allah rızasına çok uygun iş.