hanger on ne demek?
- Ahtapot
- Hayran
- İzleyici
- Beleşçi, asalak
- Dalkavuk
ahtapot
- Kafadan bacaklılardan, dokunaçlı bir mürekkep balığı türü (Octopus).
- Genellikle burun zarı üzerinde çıkan bir çeşit ur, polip
- Yumuşakçalar (Mollusca) dalının, kafadan ayaklılar (Cephalopoda) sınıfından, sekiz kollu, kısa ve yuvarlak vücutlu türleri olan bir cins.
- Fr. Çok ayaklı, kafadan bacaklı bir nevi deniz hayvanıdır ve yakaladığı canlı hayvanı kıstırıp kanını emer.
- Yumuşakçalar (Mollusca) şubesinin, kafadan ayaklılar (Cephalopoda) sınıfından, sekiz kollu, vücutları kısa ve yuvarlak olan bir cins.
- Octopod.
- Devil-fish.
- Polyp.
- Hanger-on.
- Devilfish.
hanger
- Askı, askı kancası
- Çengel
- Elbise askısı
- Oto makas köprücüğü
- Asan kimse, asıcı kimse.
- Askı, çengel, duvar kağıdı ustası, kemere asılan kama, avcı bıçağı
hangeron
- Tufeyli, çanak yalayıcı kimse, slang beleşçi kimse.
on
- Dokuzdan sonra gelen sayının adı.
- Bu sayıyı gösteren 10, X rakamlarının adı.
- Dokuzdan bir artık.
- Ketonları gösteren son ek, propanon (dimetil keton): 2-bütanon (etil metil keton) gibi.
- -one.
- Deca-.
- In progress; proceeding; as, a game is on.
- In operation or operational; 'left the oven on'; 'the switch is in the on position' planned or scheduled; 'the picnic is on, rain or shine'; 'we have nothing on for Friday night' indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?' in a state required for something to function or be effective; 'turn the lights on'; 'get a load on'.
- With a forward motion; 'we drove along admiring the view'; 'the horse trotted along at a steady pace'; 'the circus traveled on to the next city'; 'move along'; 'march on'.
- Indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?'.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
hangerhangeronhangedhanghang abouthang aroundhang backhang behindhanhan gibihan görünüşühan hamam sahibihan kapısından teğelti atmakonon a charge of murderon a daily basison a full stomachon a givenon a given dayon a knife edgeon a large scaleon a lineon a major scaleoo henryo ağır yaralıo anda söylemeko anda uydurmak